Kızımın birkaç gündür parmağı ağrıyordu; bir gece aniden şişmeye ve morarmaya başlayınca acile gittik. Çocuk doktoru, çocuk cerrahı ve ortopedi arasındaki üçgende gitgeller sonucu nedeni anlaşılamadı. Çocuk cerrahı ilk kez görmüşçesine cep telefonuyla fotoğraflarını çekti. Ortopedi doktoru kemikte enfeksiyon olabilir şüphesiyle röntgen istedi. Allahtan kemikte bir sorun görülmedi. Kan değerlerinde enfeksiyon yüksek çıktı. Şiş kısmı delip içini boşalttılar bandaj yapıldı. Doktor enfeksiyon ilerlerse parmağı kaybedebiliriz , hergün pansuman yapılacak üç gün sonra ortopedi servisine gelin dedi. Başımdan aşağı kaynar sular dökülse bu kadar acı çekmezdim sanırım. Yumuşak doku enfeksiyonu ve abse için antibiyotik, ağrı kesicilerimizi alıp eve döndük.
Annem doktorların nedenini anlayamadığı sorunun nedenini bulmuş olarak sabah kapıdaydı “nazar”. Bir tencerenin içine su doldurup içine mala göz gelmemesi için “para”, eve bereket gelmesi için “yeşillik”, yemek bereketi için “tuz”, ağız tatlılığı için “şeker”, acı sözden ırak olmak için “soğan kabuğu”, iğneli söz işitmemek için “iğne”, rızık bolluğu için “ekmek” kondu. Nazara inanırım ama kurşun dökme bana göre batıl bir inanç yine de çocuğa zarar verecek bir uygulama olmadığı için annemi kıramadım. Bir yandan nazar duaları okundu. Anneannem Ceylin’in başının üzerine bir örtü gerdi. Annem kaşık içinde ısıttığı kurşunu bol malzemeli su dolu tencerenin içine attı. Çıkan cosss sesli işlemimiz üç kez tekrarlandı. “Ayyy nazara bak nazara” , ” göz değmiş”, “bir erkek iki kadın nazarı bu” seslerinden sonra suyumuzu kızımın el, ayak, yüz, karın vs. yerlerine sürdük. Nazar haneden çıksın gitsin diye kurşunları kapının eşiğine attık, kalan suyu da dışarı döktük. Ceylin’in keyfi yerinde ağlamaları geçti, bugün ortopedi polikliniğine gittik iyileşme varmış bandajı çıkardılar, okula gitti. Anlaşılan nazar hanemizden koşarak kaçmış 😉